Belçika, gelecek Pazar günü Avrupa Parlementosu’nun yanı sıra ülkenin geleceği açısından büyük önem taşıyan federal parlamento seçimleri için de sandığa gidecek.
Kamuoyu yoklamalarına göre, Belçika’nın bölünmesini savunan aşırı sağcı Flaman Çıkarı Partisi’nin (Vlaams Belang), seçimden birinci çıkması bekleniyor.
Belçika’daki yaklaşık 8,5 milyon seçmen, 9 Haziran’da 6 farklı oy pusulası ile sandık başına gidecek.
Seçmenler Avrupa Parlementosu, Federal meclis, Flaman Parlamentosu, Fransızca konuşan Valon Parlamentosu, Brüksel Bölgesi Parlamentosu ve Almanca Konuşan Topluluk Parlamentosu üyelikleri için oy kullanacak.
Bunların içinde en önemlisi hiç kuşkusuz, 150 kişilik Federal Temsilciler Meclisi’nin belirleneceği seçimler.
Kamuoyu yoklamalarına göre, ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 60’ını oluşturan Flaman kesiminin bağımsızlığını savunan partiler açık ara önde görünüyor.
Göç ve ülkedeki İslam etkisi ile mücadeleyi temel alan aşırı sağcı Vlaams Belang, yaklaşık yüzde 27’lik oy oranıyla ilk sırada yer alıyor.
Milliyetçi Yeni Flaman İttifakı (N – VA) ise, yüzde 20 oy oranıyla ikinci sırada yer alıyor.
Bütün anketler, aşırı sağın seçimden en büyük blok olarak çıkacağını öngörüyor.
Bu nedenle seçim propagandası da, Vlaams Belang’ın vaat ve söylemleri etrafında dönüyor.
Aşırı sağcıların üzerinde durduğu en önemli konulardan biri, Flaman kesiminin bağımsızlığı.
Vlaams Belang, “Geleceğimizi kendi elimize almak” sloganıyla, “ülkenin yaklaşık yüzde 30’unu oluşturan Valon kesiminden ayrılmayı savunuyor.
Flaman milliyetçileri ve aşırı sağ, görece daha yoksul olan Valon kesimini, yük” olarak görüyor.
‘Ülke bölünecek, zorunlu askerlik gelecek’
Aşırı sağın bir başka vaadi ise, Belçika’ya yönelik sığınma ve göçü önlemek.
Özellikle İslam karşıtı görüşleri ile bilinen Vlaams Belang, “Avrupalı olmayan göçmenler için ayrı bir sosyal güvenlik ve sağlık fonu” oluşturmayı vaat ediyor.
Aşırı sağcı parti, LGBT+ karşıtı görüşleriyle de öne çıkıyor. Bu nedenle cinsiyet tartışması da Belçika seçimlerinin önemli bir teması haline geldi.
Sol partiler ise aşırı sağcı Vlaams Belang’ın seçim programından bu özeti çıkarıyor:
“Ülke bölünecek, kadınlar mutfaktan çıkmayacak, eşcinsel çiftler çocuk sahibi olamayacak, gençler okulda dövüşmeyi öğrenecek, herkes askere gitmeye zorlanacak.”
Vlaams Belang lideri Tom Van Grieken, televizyon tartışmaları sırasında cinsiyet değiştirme ameliyatına karşı olduğunu açıkça dile getirdi.
Aşırı sağcı lider, LGBT+ haklarıyla ilgili olarak, “Ayrıca pasaportları veya tuvaletleri de değiştirmeyeceğiz. Bazı insanların hissettiği duygulara hepimizin uyum sağlaması gerektiğini düşünmüyorum” dedi.
Aşırı sağcılar, kadınların 30 yaşından önce anne olmasını teşvik eden düzenlemeleri savunuyor.
Siyasi görüşler arasında ‘uçurum’ oluştu
Hollanda’dan sonra Belçika’da da aşırı sağın, ülke yönetiminde yer alıp almayacağı tartışılıyor.
Vlaams Belang’ın “kardeş partisi” olan Geert Wilders liderliğindeki Özgürlük Partisi’nin Hollanda’da hükümet ortağı olması, Belçikalı aşırı sağcıları da cesaretlendirmiş durumda.
Wilders, seçimden bir gün önce Belçika’ya giderek Vlaams Belang’a destek verecek.
Aşırı sağ ile Flaman milliyetçisi N – VA’nın, yeni oluşacak mecliste büyük çoğunluğa sahip olacağı tahmin ediliyor.
Ancak bağımsızlığı savunan bu iki partinin, aynı hükümet çatısı altında bulunması şimdilik mümkün görünmüyor.
Belçika’nın en popüler liderlerinden olan Anvers Belediye Başkanı Bart De Wever, özellikle LGBT+ hakları konusunda aşırı sağ ile aralarında bir “ Çin Seddi bulunduğunu” belirterek, Vlaams Belang ile hükümet ortağı olmayacaklarını söyledi.
Valon ve Flaman merkez partileri, bölünmeyi önlemek ve aşırı sağın önünü kesmek için yeni bir merkez sağ – sol koalisyonu ile kapsamlı bir devlet reformunu savunuyor.
Seçimden birincilikle çıkmasına kesin gözüyle bakılan aşırı sağın tek başına hükümet oluşturacak çoğunluğu elde etmesi mümkün görünmüyor.
Bu nedenle seçim sonrası aşırı sağla veya onlarsız koalisyon seçeneklerinin gündeme gelmesi bekleniyor.