Gebelik zehirlenmesi, bilinen adıyla preeklampsi, gebelerin yaklaşık %5’inde görülebilen ve gebeliğin 20. haftasından sonra ortaya çıkabilen ciddi bir sağlık sorunu olduğu biliniyor.
Uzmanlar, bu durumun anne ve bebeğin hayatını riske atabileceğini belirtti.
Preeklampsi için yüksek riskli gruplar arasında hipertansiyon, diyabet, böbrek hastalığı ve lupus eritematozus gibi bağ dokusu hastalığı bulunan kadınlar yer almakta ve önleyici tedavi yöntemleri ile bu riskin azaltılabileceği vurgulanmakta.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Perinatolog Prof. Dr. Selahattin Kumru, preeklampsinin nedenlerinin tam olarak bilinmemesine rağmen, plasentanın rahim duvarına yetersiz yerleşiminin ve bunun sonucunda annenin sistemik dolaşımına katılan maddelerin damar endotel hücrelerinde hasar oluşturduğunu ifade eti.
Bu durum, annenin tüm organlarını etkileyebilen ve hem anne hem de bebeğin hayatını tehdit eden bir sistemik hastalığa dönüşebilir.
Dr. Kumru, erken tıbbi müdahalenin önemine dikkat çekerek, özellikle yüksek riskli gruplarda önleyici tedavi protokollerinin başlatılmasının hayati önem taşıdığını belirtti.
Bu önlemler, bebeğin eşinin (plasenta) gelişimini tamamlamadan önce yapılmalıdır, çünkü plasenta gelişiminin gebeliğin 20. haftasında tamamlandığını ve bu aşamadan sonra önleyici yaklaşımın işe yaramayacağını vurguladı.
Bu bilgiler ışığında, gebelik zehirlenmesi riski taşıyan kadınların, gebelik öncesi ya da erken gebelik döneminde mutlaka bir perinatoloji uzmanına görünmeleri gerektiği önerilmekte.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Profesörü Dr. Mehmet Serdar Kütük, perinatoloji tedavisi hakkında şu bilgileri verdi:
“Preeklampsi ve eklampsinin bilinen tek tedavisi doğum yapmaktır. Bu durumlar, herhangi bir bakım ya da ilaçla tedavi edilemez. Uzman hekim, bebeğin doğumuna ne kadar kaldığı, bebeğin anne rahmindeki iyiliği ve preeklampsinin ciddiyeti gibi unsurları değerlendirerek bir doğum zamanı belirlemek için anne adayıyla konuşur. Bebek yeterince geliştiyse (genellikle 37 hafta veya daha sonrasında), uzman hekim doğumu tetiklemeyi veya sezaryen yapmayı önerebilir. Bu gibi durumlarda preeklampsinin kötüleşmesini önlemek için doğum yapmak genellikle iyi bir seçenektir. Ancak, bebeğin doğuma yakın olmadığı durumlarda, anne adayı ve uzman hekim, doğum seçeneğinden önce bebeğin güvenli bir şekilde dünyaya gelecek kadar gelişmesini bekleyebilir. Uzman hekim bu süreçte hafif preeklampsiyi tedavi edebilir. Bu gibi durumlarda anne doğuma ne kadar yakınsa, bebek için o kadar iyidir. Bebeğin doğuma uzak olduğu ve annede hafif veya şiddetli ilerleyen preeklampsi tanısı olduğunda, uzman hekim hastasına aşağıda sıralananları önerebilir:
• Çoğunlukla sol tarafa doğru uzanarak evde veya hastanede yatak istirahati,
• Fetal kalp atış hızı monitörü ve ultrason kullanarak izlem,
• Kan basıncını düşüren ilaçlar,
• Kan ve idrar testleri ile takip.
Kimi zaman durumun ciddileştiği vakalarda uzman hekim, gebenin hastaneye yatış yapmasını da önerebilir.”
Gebelik Zehirlenmesi Nedir?
Preeklampsi, gebeliğin 20. haftasından ya da doğumdan sonra ortaya çıkabilen ciddi bir sendromdur. Preeklampsi, yüksek kan basıncı (hipertansiyon), böbrek ve karaciğer hasarı ile seyredebilir. Eskiden toksemi olarak adlandırılan preeklampsi, gebelik zehirlenmesi olarak da bilinir. Hamile kadınlarda yüksek kan basıncı (hipertansiyon), idrarda protein (proteinüri) ve uzuvlarda şişlik (ödem) belirtileri ile seyreden bir durumdur. Preeklampsi belirtileri hafif ila şiddetli arasında değişebilir ve genellikle gebeliğin 20. haftasından sonra görülür. Anne ve bebek sağlığı için oldukça tehlikeli olan preeklampsi, bazı vakalarda ölümcül olabilen eklampsiye yol açabilir. Bu yüzden preeklampsiye doğru tanı koymak ve vakit kaybetmeden tedaviye başlamak gerekir.
Preeklampsi Belirtileri Nelerdir?
• Şiddetli ya da geçmeyen baş ağrısı,
• Bulanık görme veya ışıklar yanıp sönüyormuş gibi görme,
• Kaburgaların hemen altındaki bölgede ağrı,
• Ani bir şekilde kilo alımı,
• Mide bulantısı ya da kusma,
• Nefes almada zorluk,
• Yüzün, ellerin ya da ayakların aniden şişmesi.